يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ أَنفِقُواْ مِمَّا رَزَقْنَاكُم مِّن قَبْلِ أَن يَأْتِيَ يَوْمٌ لاَّ بَيْعٌ فِيهِ وَلاَ خُلَّةٌ وَلاَ شَفَاعَةٌ وَالْكَافِرُونَ هُمُ الظَّالِمُونَ

Ey iman edenler! Kendisinde hiçbir alış verişin, hiçbir dostluğun ve hiçbir şefaatin bulunmadığı bir gün gelmeden önce, size verdiğimiz rızıklardan (Allah yolunda) harcayın. Kâfirlere gelince, onlar zalimlerdir ta kendileridir. (Bakara: 254)



.





DUHA SÛRESİ

DUHA SÛRESİ

وَالضُّحَى

1-And olsun kuşluk vaktine,

---------------------------------------------------------------------

وَاللَّيْلِ إِذَا سَجَى

2-Ve sakinleşen geceye,

---------------------------------------------------------------------

مَا وَدَّعَكَ رَبُّكَ وَمَا قَلَى

3- Rabbin seni terk etmedi ve sana darılmadı.

O dönemin Arapları kendilerine misafir gelmesine çok sevinirlerdi. Misafirler ortalığın aydınlandığı ve havanın serin olduğu “Duhâ” yani kuşluk vaktinde ev sahibine veda eder, yola çıkardı. Misafirin gelişi sevindirirken, kuşluk vakti terk edip gidişleri Arapları çok üzerdi. Vaktinden önce ayrılma, ev sahibinde, misafirinin gece rahat edemediği veya iyi ağırlanmadığı gibi zanlar oluştururdu. Resûl'e, Müzzemmil 2 ile 5. âyetler arasında gece kalkıp Kuran’ı tertîl ile okuması emredilmişti. Sakinleşen gecenin şahit tutulması ile bu emrin bir irtibat içinde olduğu anlaşılmaktadır. Şöyle ki, elektriğin, çalar saatin vs. olmadığı bir dönemde uykuda geçirilen zaman diliminde uyanmak ilk zamanlarda zor olabilir. O sakin gecelerde uykuda kalarak gece kalkamayan Resûl'ün, kendince bu kabahatten dolayı -doğal bir fetreti- kuşluk vakti terk edilme olarak okumuş ve acaba '' Rabbim beni terk mi etti, bana darıldı mı?'' sorularını kendi kendine sorup endişeye kapılmış olması ihtimal dahilindedir. Yukarıdaki âyet bu endişeyi giderici, teskin edici bir cevap olarak okunup anlaşılabilir.   (Allahuâlem.)

---------------------------------------------------------------------

وَلَلْآخِرَةُ خَيْرٌ لَّكَ مِنَالْأُولَى

4-Ve muhakkak ki sonrası, senin için öncesinden daha hayırlıdır.

"Âhiret" ve "ûla" kelimeleri ile kastedilen peygamberlik döneminin sonunun önceki döneminden daha hayırlı olacağıdır.

---------------------------------------------------------------------

وَلَسَوْفَ يُعْطِيكَ رَبُّكَفَتَرْضَى

5- Ve muhakkak ki Rabbin yakında sana verecek sen razı olacaksın!

---------------------------------------------------------------------

أَلَمْ يَجِدْكَ يَتِيمًا فَآوَى

6- Ve seni yetim bulup, barındırmadı mı?

---------------------------------------------------------------------

وَوَجَدَكَ ضَالًّا فَهَدَى

7- Ve seni şaşırmış bulup, hidayete erdirmedi mi?

---------------------------------------------------------------------

وَوَجَدَكَ عَائِلًا فَأَغْنَى

8-Ve Seni muhtaç bulup,ihtiyaçsız kılmadı mi?

---------------------------------------------------------------------

فَأَمَّا الْيَتِيمَ فَلَا تَقْهَرْ

9-Öyleyse sakın yetimi ezme!

---------------------------------------------------------------------

وَأَمَّا السَّائِلَ فَلَا تَنْهَرْ

10-Ve sakın sorup isteyeni azarlama!

---------------------------------------------------------------------

وَأَمَّا بِنِعْمَةِ رَبِّكَ فَحَدِّثْ

11- Ve Rabbinin nimetini anlat.

Tahdîs; rivayet etmek, anlatmak ve birinden görülen iyiliği herkese söylemek demektir. Zımnen bu âyetle, kişisel sıkıntılardan çok Allah’ın en büyük nimeti olan vahyin insanlara anlatılması isteniyor.

---------------------------------------------------------------------

 

 
Eklenme Tarihi : 26.6.2018 00:09:44
Okunma Sayısı : 3335