وَاتَّقُواْ يَوْماً لاَّ تَجْزِي نَفْسٌ عَن نَّفْسٍ شَيْئاً وَلاَ يُقْبَلُ مِنْهَا شَفَاعَةٌ وَلاَ يُؤْخَذُ مِنْهَا عَدْلٌ وَلاَ هُمْ يُنصَرُونَ

48- Artık şu günden korkun ki; O gün, Hiç kimse bir başkası adına zerre kadar bir şey yapamaz ve hiç kimseden şefaat kabul edilmez ve hiç kimseye karşılık fidye de alınmaz. Ve onlara yardım da edilmez. (Bakara:48)



.





EL-‘AFUV

 

EL-‘AFUV

Affı eşsiz, benzersiz

Sınırsız olan affedici

 

“İşte bunları da Allah’ın af etmesi umulur; zira Allah, ‘Afuv (çok affedici)dir, Gafûr (çok bağışlayıcı)dır.” (Nisâ 4:99)

 

Af ve bağışlamak arasında fark vardır. Afta cezadan vazgeçip uyarıya muhatap olmaktır. Bağışlamada hem ceza hem uyarıdan vazgeçmektir. Afta cezadan uzaklaşmak bağışlamada ödüle yaklaştırmak vardır. Af Kur’an’da hem Allah’a hem de kullara isnat edilir.

 

Her iyi şeyin bir yan tesiri, yan etkisi vardır. Günah; iradenin yan etkisidir. ‘Afuv ismine sahip olan Allah şu dört sebepten dolayı günahı teşvik etmez;

1-      Zatını el-‘Afuv diye bize tanıtan Allah, kullarını en iyi tanıyan bilendir, yani yaratan yarattığını iyi bilir.

2-      Sadece el-‘Afuv ve el-Kerim gibi cemal sıfatları yoktur. Aynı zamanda el-Kahhar ve el-Muntekim gibi celal sıfatları da vardır.

3-      Af cezadan evladır insan fıtratı affa yani şefkate yakındır. Sen günah işle nede olsa affeden bir Allah var anlamına gelmiyor. Şefkatle insanı günahlardan uzaklaştırma anlamına geliyor. Zira insan üzerinde terbiye edicilik açısından şefkat tehditten daha tesirlidir.

4-      Allah sadece affedip işi orada bırakmamaktadır. Mağfiret, cennet ve ilahi rıza gibi üst mertebeler vaat etmektedir. Bunlara ulaşmak isteyen insan günahların affından sonra bir daha o günaha yaklaşmak istemeyecektir.

 

Resimde Hz. Yunus’un hayatından örnek vermemizin sebebi muhataba şu mesajı düşündürmek içindir; Allah’ın affına peygamberler bile bu kadar muhtaç iken bizler el-‘Afuv olan Allah’ın affı için ne kadar çaba gösteriyoruz?

“Şüphe yok ki Yunus da elçilerdendi. Hani o kaçak bir köle gibi ağzına kadar dolu bir gemiye kaçmıştı. Derken kur’a çekilip hayatı kayıp (denize atılmıştı). Derken o derin bir pişmanlıkla kıvranırken iri balık tarafından yakalandı. Fakat o eğer Rabbinin yüceliğini sürekli hatırda tutan biri olmasaydı, yeniden diriliş gününe kadar onun karnında kalacaktı. Sonunda Biz onu bitkin bir halde ıssız ve çorak bir kıyıya çıkarttık ve onun başucunda bodur ve bol hevenkli bir bitki yeşerttik.” (Sâffât 37:139-146)

 

Hz. Yunus’un Allah’ın el-‘Afuv ismine muhatap olarak yüz bin nüfuslu bir topluma tekrar elçi olarak gönderilmesindeki sır; onun günahından pişman olup af dilemesidir. Tıpkı Hz. Âdem babamız gibi günahında ısrar etmemiştir.

“Ey hadlerini aşıp kendilerini israf eden kullarım! Allah’ın rahmetinden asla ümit kesmeyiniz! Allah bütün günahları affedendir: Çünkü O, evet O’dur mutlak bağışlayıcı, sonsuz rahmet kaynağı!”(Zümer 39:53)

 

Rabbim bizleri günahlarında ısrar etmeyip affa muhatap olan kullarından etsin.

 
Eklenme Tarihi : 31.05.2013 14:20:18
Okunma Sayısı : 8606