فَاتَّقُواْ النَّارَ الَّتِي وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ أُعِدَّتْ لِلْكَافِرِينَ

24- O halde yakıtı insanlar ve taşlar olan o ateşten sakının. O (ateş) kâfirler için hazırlanmıştır. (Bakara:24)



.





ADİYAT SÛRESİ

ADİYAT SÛRESİ

وَالْعَادِيَاتِ ضَبْحًا

1- Nefes nefese koşanlara and olsun.

İlk âyetlerde nitelenen varlıklar verilmeyip sadece sıfatlar bildirilmiştir. Kur’an’da üzerine yemin edilerek şahit gösterilen varlıklardan bazıları şunlardır: Yıldızlar, Güneş, Ay, fecr vakti, çift ve tek (resuller), on gece(gece yürüyüşleri) kuşluk vakti, gündüz, gece, yeryüzü, deniz, imar olunan ev(Kabe), Mekke, baba ve evlad, Tûr dağı, incir ve zeytin, şahit ve şehadet edilen, nefes nefes koşanlar, kendini kınayan nefs (öz eleştiri yapan nefs) veasr  gibi birçok canlı, cansız, soyut,somut varlık... Dikkat edilirse bu yeminlerin tamamı olumludur. Allah kâfirlere, müşriklere veya şeytan gibi olumsuz şeylere yemin etmediği için ilk5 ayette nitelenen varlıkların olumlu varlıklar olarak anlaşılmalıdır. Bu nedenle nefes nefese koşanlar, nüzul sırası bağlamı gereği bir önceki '' Asr''sûresinde de  bahsedilen salihat için hakkı ve sabrı tavsiye eden müminlerdir. 

-------------------------------------------------------

فَالْمُورِيَاتِ قَدْحًا

2- Böylece çakıp kıvılcım saçanlara,

5.ayete kadar zikredilen “fe” bağlacı hem cümlenin devam ettiğini hem de ifadeler arasında sebep- sonuç (nedensellik) ilişkisi olduğunu gösterir. Bu nedenle devam eden ve yemin edilen her cümleye “Böylece” ifadesi eklenmiştir.

Nefes nefese koşuşturma gayreti sonucu kıvılcımlar oluşmaktadır. Bir şey bir şeye vurup çakarak elde edilen kıvılcımların amacı ateş yakıp ısınmak veya aydınlanmaktır. Kuran’ın kullandığı aydınlanma metaforu düşünüldüğünde kıvılcım çakmak, zihnin belirsizlik karanlığından kurtulması için yapılan düşündürme faaliyeti olabilir. (Allahualem)

-------------------------------------------------------

فَالْمُغِيرَاتِ صُبْحًا

3- Böylece sabah vaktinde hareketlenenlere,

أغارَ,peş peşe adım atmak ve hızlı hareket etmektir. (es-Sıhah c.2 s.28) ْمُغِيرَاتِ ism-i faildir. İlk ayet ile birlikte düşündüğümüzde Nefes nefese insanların zihninde ince ayrıntıları göstermek ve bir ışık yakmak için erkenden koşuşturanlara yemin edilmektedir.

-------------------------------------------------------

فَأَثَرْنَ بِهِ نَقْعًا

4-Böylece kararlılıkla iz, eser bırakanlara,

Eser: İz, işaret, etki, soyut kavramlarda belirti, emek sonucu ortaya konan ürün, yapıt gibi manalara gelmektedir. Kuran’da sadece bu ayette geçen nak’a’nın lügat manası: Toz, birikmiş su veya haykırmaktır.Burada en çok “gubar” yani toz manasında tefsir edilmiştir (Kurtubî). Ayrıcaنقع, istikrarı, düzenlilik içinde sürüp gitme, kararlılık manasına da gelmektedir (Mekâyîs) Muhatabından çekinmeden,korkmadan, istikrarlı ve kararlı olarak fıtratta ve vicdanda karşılığı olan gerçekleri haykıran, çıkan kıvılcım sonrasında, silinmez bir nakış, iz bırakanların gayretine yemin edilerek,şahit tutulması vakanın doğru okunup anlaşılması içindir.

-------------------------------------------------------

فَوَسَطْنَ بِهِ جَمْعًا

5-Böylece onunla topluluğun ortasına girenlere.

Bilgiyi kendine saklamadan paylaşma ve toplumun tamamına ulaştırma gerekçesini Nisa 165’deşöyle ifade edilir, “Müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak elçiler gönderdik ki,elçilerden sonra insanların Allah’a karşı (haberdar değildik gibi) bahaneleri olmasın diye.” Ayrıca A’raf:164’de “Bu kavme niçin öğüt veriyorsunuz?”dedikleri zaman şöyle dediler: “Rabbinize bir özür olsun ve böylece (bu hakikatile) takva sahibi olurlar.” diye.” İnsanları düşündürmek ve onları karanlıklardan aydınlığa ulaştırmak için çaba gösteren resullere ve sâlih kullara rağmen insan Rabbine karşı çok nankördür.

-------------------------------------------------------

إِنَّ الْإِنسَانَ لِرَبِّهِلَكَنُودٌ

6-İnsan, Rabbine karşı gerçekten çok nankördür!

-------------------------------------------------------

وَإِنَّهُ عَلَى ذَلِكَلَشَهِيدٌ

7- Ve muhakkak ki kendisi de buna şahittir.

-------------------------------------------------------

وَإِنَّهُ لِحُبِّ الْخَيْرِلَشَدِيدٌ

8- Ve muhakkak ki mal sevgisi de çok şiddetlidir.

Kendi fıtratında karşılığı olan hakikatlere sırt dönmesinin sebebi, dünyayı aşırı sevip hesabını vermeyeceği zannı ile yeniden dirilişi önemsememesidir.

-------------------------------------------------------

أَفَلَا يَعْلَمُ إِذَابُعْثِرَ مَا فِي الْقُبُورِ

9-Bilmez mi ki, kabirlerde olan şeyler çıkarılıp diriltildiğinde,

“Bu'sira”kelimesi aslında iki ayrı kelimeden meydana gelmiş olup “ba’s” (dirilme)ve “isare“ (kalkma, çıkma, gezme) kelimelerinin birleştirilmesidir.

Dikkat edilirse bu âyette canlılar için kullanılan “men fil kubûr” denmemiş, cansız varlıklar için kullanılan “mâ fil kubûr” denmiştir. Zira kabirde bir canlılık veya hayat söz konusu değil. Kabirlerden çıkarılıp diriltildikten sonra hesap sorma başlayacaktır.

-------------------------------------------------------

وَحُصِّلَ مَا فِي الصُّدُورِ

10-Sadırlarda olan şeyler ortaya döküldüğünde,

(Sadır için bkz.İnşirah:1)

-------------------------------------------------------

إِنَّ رَبَّهُم بِهِمْيَوْمَئِذٍ لَّخَبِيرٌ

11-Muhakak o gün, Rabbleri kendilerinden mutlaka haberdardır.

-------------------------------------------------------

Kuran’ın tamamında 45 kez geçen“Habîr” ismi, nüzul sırasına göre ilk kez bu ayette yer alır. Bu ismin geçtiği âyetlerde genel olarak, Allah’ın insanların yaptıkları her şeyden haberdar olması ve haber vermesi ifade edilmiştir.

 
Eklenme Tarihi : 26.6.2018 00:15:02
Okunma Sayısı : 4036