زُيِّنَ لِلَّذِينَ كَفَرُواْ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا وَيَسْخَرُونَ مِنَ الَّذِينَ آمَنُواْ وَالَّذِينَ اتَّقَواْ فَوْقَهُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَاللّهُ يَرْزُقُ مَن يَشَاءُ بِغَيْرِ حِسَابٍ

212- (Hakikati) İnkâr edenlere dünya hayatı süslendirildi. (Onlar) inananlarla (bu dünyada) alay ederler. Oysa (ilahi azaptan) korunup, sakınan (o inanalar) kıyamet gününde onlardan (makamca çok) üstündürler. Allah, dilediğine hesapsız rızık verir. (Bakara:212)



.





Ağlatan Da Güldüren De Yalnızca O Allahtır

Değerli dostlar, kıymetli kardeşlerim! Kâinatı yoktan var eden Allah, elbette var ettiği âlemi belli bir amaç ve anlam doğrultusunda da sevk etmektedir.  Koca kâinat içerisinde sevk edildiği yöne doğru yol alma eylemini aksaklığa uğratarak kâinata konulmuş olan ilahi koroyu bozan iki varlık vardır. Biri; ins, diğeri ise; cin'dir. Allah nasıl ki ayı, güneşi, havayı ve suyu belli bir amaç ve anlam doğrultusun da yaratmış ise bu iki varlığı da belli bir amaç ve anlam doğrultusunda yaratmıştır. Bu hakikati bizlere şöyle beyan eder;

أَيَحْسَبُ الْإِنْسَانُ أَنْ يُتْرَكَ سُدًى

“İNSAN, başıboş bırakılacağını ve dilediği gibi hareket edebileceğini mi sanır?”(Kıyamet:36)

 وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْإِنْسَ إِلَّا لِيَعْبُدُونِ

" Ben insanları ve cinleri bana kulluk etsinler diye yarattım."(Zariyat:56)

أَحَسِبَ النَّاسُ أَنْ يُتْرَكُوا أَنْ يَقُولُوا آَمَنَّا وَهُمْ لَا يُفْتَنُونَ

İNSANLAR, [sadece] “İnandık!” demeleriyle bırakılacaklarını ve sınava çekilmeyeceklerini mi sanıyorlar? (Ankebut:2)

Tüm bu hakikatler insanın bir amacının var olduğunu açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Fakat ne acı gerçektir ki bizler yaratıldığımız amaç ve hedef doğrultusunda yürümeyi unuttuk ve ya hayat bize bu gerçeği unuturdu. Bunun sonucu olarak da bizleri sevindiren ve hüzünlendiren değerlerimiz de değişti. Hâlbuki bizleri güldürende, ağlatanda o Allah'tır,

وَأَنَّهُ هُوَ أَضْحَكَ وَأَبْكَى

"Hiç şüphe yok ki; Ağlatan da güldüren de sadece Allah’tır."(Necm:43)

Fakat bizler Allah için gülmeyi ve Allah için ağlamayı unuttuk. Dünyalıklarımızı kaybedince ağlıyoruz. Fakat ahiretliklerimizi kaybedince hiç ağladığımız yok. Çünkü biz rabbimiz tarifi ile;

وَتَضْحَكُونَ وَلَا تَبْكُونَ (60) وَأَنْتُمْ سَامِدُونَ (61) فَاسْجُدُوا لِلَّهِ وَاعْبُدُوا

“Siz bu haberleri tuhaf mı buluyorsunuz? Ağlayacağınıza gülüyorsunuz ve eğlenip duruyorsunuz? (Ama artık) Allah'a secde edin ve [yalnız O'na] kulluk yapın!” (Necm:60-61-62)

Yunus Emre’miz ne de güzel söylemiş

Ağlatırsa Mevla’m Yine Güldürür

Dertli ne ağlayıp gezersin burda?
Ağlatırsa Mevlâ'm yine güldürür.
Nice dertli kondu göçtü burada,
Ağlatırsa Mevlâ'm yine güldürür.

Bu dert benim munisimdir, yârimdir,
Arşa çıkan benim ah ü zarımdır.
Seni ağlatan lutf ıssı kerimdir,
Ağlatırsa Mevlâ'm yine güldürür.

Daim Hakk'a cemalini diledur,
Zikr ile mevlayı dilden anadur.
Kahrı kime ise lütfu onadır,
Ağlatırsa Mevlâ'm yine güldürür.

Sevdaya salma şu garib başını,
Akıtır gözünden kanlı yaşını.
Kerimdir onarır kulun işini,
Ağlatırsa Mevlâ'm yine güldürür.

Yunus senin gözlerinde çok hal var,
Önünde uğrayıp geçecek yol var.
Gece gündüz dur da Mevlâ'ya yalvar,
Ağlatırsa Mevlâ'm yine güldürür.

 

    Mesela; dünyalık sermayesini, işini, aşını ve ya memurluğunu kaybeden biri sizce ne kadar üzülür? Çok üzülür değil mi? hele kaybı büyük ise dünyalık kaybettiklerine ağlamaya başlar. Çünkü dünyalık sermayesini kaybetmiştir. Fakat aynı insana bakın, ahiret sermayesini kaybettiği halde, her gün sermayesi gittikçe eridiği halde insan ahiretten yana kaybettiklerine ne üzülüyor ne de ağlıyor. Hani bizleri güldüren de ağlatan da Allah idi. Bizi güldüren de ağlatan da maalesef Allah değil dünyalıklarımızdır. İşte bu gerçeği peygamberimiz bize şöyle hatırlatıyor;

 وَاللَّهِ لَوْ تَعْلَمُونَ مَا أَعْلَمُ لَبَكَيْتُمْ كَثِيرًا وَلَضَحِكْتُمْ قَلِيلًا

" Vallahi eğer siz benim bildiklerimi bilse idiniz, çok ağlar, az gülerdiniz." Peygamberimiz acaba ne biliyordu? Peygamberimiz vahin ağır sorumluluğunu biliyordu. Tüm benliği ile Allaha teslim olması gerektiğini biliyordu. İşte vahyin bu yükünün farkında olduğu için yüklendiği dava onun saçını ve sakalını ağartmış. Ya Resulullahçok çabuk ihtiyarladınız denildiğinde, peygamberimiz; hud suresi ve kardeşleri beni ihtiyarlattı. Diye cevap vermiştir. Peki vahyin hangi ayetini düşünüp de saçımızı ve sakalımızı ağarttık acaba? İnsanların çoğu dünyalık kazanmada saç ve sakalını ağartıyor. Fakat Allah katında olan daha hayırlı ve bakidir..

 
Eklenme Tarihi : 30.01.2013 12:03:00
Okunma Sayısı : 5970