وَمِنَ النَّاسِ مَن يَشْرِي نَفْسَهُ ابْتِغَاء مَرْضَاتِ اللّهِ وَاللّهُ رَؤُوفٌ بِالْعِبَادِ

207- Ama insanlardan öylesi de vardır ki, Allah'ın rızasını kazanmak için kendisini (hakka) satar (feda eder): Hiç şüphesiz Allah, kullarına karşı çok şefkatlidir. (Bakara:207)



.





Din Kavramı

Din Kavramı : “Din” kelimesi, Kur’ân-ı Kerim’de 92 yerde geçmesi bize bu kelimenin ne kadar değerli olduğunu ifade eder.

Dinin Dindeki Tarifi: Allahın yaratmış olduğu insanın mutluluk ve saadeti için sorumlu tutmuş olduğu değerler bütününe din denir. Bu bağlamda din hayattır ve yaşamdır.

Din Kavramının Türevleri      : -   يوم الدين ---ديان--- ديانة --- مدينة --- دين

Din:  Deyn kelimesinden türemiştir. Deyn ise; borçluluk demektir bir başka açıdan; belli bir vakit ile sınırlı olan, eda edilmedikçe kişinin zimmetinden düşmeyen sorumluluğa din denir. Bu manada din; kişinin Allah’a karşı olan fıtrat borcudur. Bu borç eda edilmedikçe kişinin sorumluğundan düşmez. Tıpkı bir mal alıp herhangi bir şekilde borçlanan kişi borcunu ödemedikçe o malın kişinin zimmetinden düşmemesi gibi. Bundan dolayı borcunu eda etmediği halde kendisinden sorumluluğun düştüğünü söyleyen kimse nasıl ki borcunu ödemiş sayılmaz ise, aynı şekilde insanlığın Allah’a olan fıtrat borcunu ödemedikleri sürece cenneti istemeleri boş ve anlamsızdır. Çünkü emek vermeyene ekmek verilmez.  Dolayısıyla Borç ödenmedikçe zimmetten düşmez.  Mütedeyyin insanlar Borcunu hakkı ile öderler. Bu tür insanlar medeni insanlardır. Medeni insanlar borcuna riayet gösterirler.  Çünkü din kelimesinin bir türevi de Medine'dir. Yani dinin yaşandığı şehrin adıdır. Dindar kişiler medeni olanlardır. Dini olmayanın medeniliği olmaz.  Çünkü En büyük medeniyet İslam medeniyetidir.  İslam'ın dışında bir hayat tarzını benimseyenler medeni değil bedevidirler ve ya bedevi bir zihniyete sahiptirler.  İşte bundan dolayı Deyyân; mutlak kudret sahibi, borcunu ödeyenin karşılığını veren, hikmetle yöneten, egemen olan demektir.  Deyyan; dindarı medeni, dindar olmayanı ise bedevi kılandır.

     Dinakıl sahibi insanlara hitap eder. Dinakıl üstüdür, fakat akıl dışı değildir.  Bundan dolayı din, yeterli derecede akıl sahibi olmayan çocukları ve delileri sorumlu tutmaz.                                                   

    Din insanları hayra ve güzelliğe iletir. Fakat din, insanları güzele iletme hususunda onların şahsî kanaatlerini ve nefsanî isteklerini değil; genel ve değişmez evrensel yaratılış kanunlarını esas alır. Bu esaslar; Din, can, mal, akıl ve nesli koruma şeklindedir.  Bu beş temel esastan ilki dindir. Çünkü din candan, maldan, nesilden ve akıldan daha üstündür Din, bu esaslar içerisinde en mukaddesidir. Din söz konusu oldu mu candan vazgeçilir. Dinimize canımızı şahit tutmamıza şehitlik denir. Canda maldan üstündür. Çünkü söz konusu can olunca mal feda edilir. Malını hak yolda feda edenler Muhsinlerdir.   Fakat ne yazık ki insanlar bu beş temel esasın yerlerini değiştirmişlerdir. İnsanlardan kimileri için önce can sonra canan ondan sonra mal ve en sonun da maalesef din gelir. İnsanlardan en kötülerinde ise önce mal sonra can sonra din demişlerdir.  Çünkü onlar için din ya en mukaddes değildir yâda mukaddesler içerisinde ilk sırada değildir. Baksanıza azıcık bir dünya için dini satanlara ve dini az bir paha karşılığında çiğneyenlere. Sizce bunlar için din ne kadar önemlidir. Bana sorarsanız bunların malları dinlerinden daha kıymetlidir.

 

 

 

 

" Siz ey imana ermiş olanlar! Malınızın mülkünüzün veya çocuklarınızın sizi Allah'ı anmaktan alıkoymasına izin vermeyin: çünkü böyle davranan herkes ziyana uğrayanlardan olur! (MUNÂFİKÛN:9)

   İnsanların ortaya koyduğu nefsi istekler ve sistemler hak din değil,  batıl dindir.  Çünkü her yaşayış biçimi bir dindir ve herkesin bir yaşam tarzı vardır. Her dinin bir dünya algısı ve ideolojisi vardır. Bu toplumda herkesin kendine göre bir “din” tanımı, bir dingörüşü ve yorumu vardır. 

    Beşeri bir sisteme köle olduğu halde kendisini dindar göreni mi desem, dinini az bir paha karşılığında çiğneteni mi, yalan yanlış bidat ve hurafelerle dinsizliği din edindiği halde kendini dindar görenimi? Veya dini kitaptan kitabı da dinden kopardığı halde kendini dindar sayanı mı? Herkesin kendine göre bir dini yani yaşam tarzı var. Ama gerçek yaşam tarzı ise

 " … De ki: “Tek [gerçek] rehberlik, Allah'ın rehberliğidir;…"(Al-i İmran:73)  ayetince sadece İslam da’dır.

BÖYLECE SEN, bâtıl olan her şeyden uzaklaşarak yüzünü kararlı bir şekilde [hak olan] dine çevir ve Allah'ın insan bünyesine nakşettiği fıtrata uygun davran: [ki,] Allah'ın yarattığında bir bozulma ve çürümeye meydan verilmesin: bu, sahih [bir] din[in gayesi]dir; ama çoğu insanlar onu bilmezler.(Rum:30)

 

“Bütün benliğini Allah'a teslim eden, daima iyilik yapan ve her türlü batıldan yüz çeviren İbrahim'in inanç sistemine -Allah'ın o'nu sevgisiyle yücelttiğini görerek- uyan kişiden daha iyi iman sahibi kim vardır?” (Nisa:125)

" Kim Allah'a teslimiyetten başka bir din ararsa, bu kendisinden asla kabul edilmeyecek ve o, ahirette kaybedenlerden olacaktır.(Al-i İmran:85)

 

Ama sizden biri imanından döner ve hakikati inkar eden biri olarak ölürse, böyle birinin yapıp-ettikleri bu dünyada da öteki dünyada da boşa gidecektir; işte böyleleri içinde yaşayıp kalacakları ateşe mahkum kimselerdir. (Bakara:217)

DİNDE zorlama yoktur. Artık doğru ile yanlış, birbirinden ayrılmıştır: O halde, şeytanî güçlere ve düzenlere (uymayı) reddedenler ve Allah'a inananlar, hiçbir zaman kopmayacak en sağlam mesnede tutunmuşlardır: Zira Allah her şeyi işitendir, her şeyi bilendir. (2/Bakara, 256)

“...Bugün dininizi sizin için kemale erdirdim, nimetlerimin tamamını size bahşettim ve Bana teslimiyeti sizin dininiz olarak belirledim (Mâide:3)

Allah nezdinde tek [hak] din, (İslâm’dır)…” [insanın] O'na teslimiyetidir; (Âl-i İmrân:19)   

   İslâm’a göre din, sadece ölüm ve ötesi ile ilgili bir mezarlık dini olmayıp, insan hayatının bütün yönlerini kapsayan, onun ruhsal olduğu kadar, sosyal ve siyasal yönlerini de düzenleyen bir hayat anlayışıdır. Gerçekten dinin, yani İslâm’ın nasıl uygulanacağını öngören ve emreden Kur’an dır. Müslüman'ın bütün iç ve dış dünyasını, maddî ve manevi hayatını düzenlemektedir. Bu anlamda din, Allah’ın rızasına uygun olacak biçimde düzenlenmiş toplumsal ve fertsel ilkeler bütünlüğü ya da sistemidir. Hayatı dinden koparanlar maddeyi ilahlaştırıp hayatı dinin önüne geçirdiler. Dini hayattan koparanlar dini ruhbanlaştırdılar hayatı da donuklaştırdılar. Hâlbuki dinsiz bir hayat olmadığı gibi hayatsız bir dinde olmaz.

   Müslüman hem dünyasını hem ahretini inşa edendir.  Mümin çift dünyalıdır. Hakkı inkâra şartlanmış olanların ise tek dünyası vardır. O da sadece bu dünyadır. İnsanlardan kimileri vardır ki şöyle derler ya rabbi bize sadece dünyalıklar ver. İşte bu kimselerin ahiretten nasibi olmayanlardır. İnsanlardan kimileri de yarabbi bize hem dünya da hem de ahirette iyilikler ver ve bizi cehennem azabından koru derler. İşte bu kimseler gerçek mutluluğa erenlerdir.
 
Eklenme Tarihi : 30.01.2013 11:41:59
Okunma Sayısı : 4300