EL-AZÎM
Ulu
Ululukta
eşsiz ve benzersiz azamet sahibi
“Çünkü o el-Azîm olan Allah’a
inanıp güvenmedi.” (Hâkka 69:33)
“Öyleyse sen (ey insan) el-Azim
olan Rabbin adına hareket et! (Vâkı’a 56:72,96)
Zihin el-Azîm
olan Allah’ın büyüklüğünü tam kavramak için, bir eş veya benzer üzerinden kıyas
yapmak zorundadır. Fakat O’nun azametine değil denk, benzer bir başka azamet
bile yoktur. Bu hakikat sadece azim ismi için değil tüm esma için geçerlidir.
Allah’ın azameti, ululuğu aşan bir ululuk,
yüceliği aşan bir yücelik ifade eder. İlahi azametin layıkıyla ifadesi için,
hiçbir dilin söz dağarcığı kifayet etmez. Hele de resmetmek imkânsızın
imkânsızıdır. Bunun bilincinde olarak, Azim Allah’ın kitabı da, haberi de Azim’dir
diyen aşağıdaki ayetten ilham alarak tablomuzu tamamladık. Resimde Kadın-erkek,
ölüm-doğum, akleden kalp ve nur sözcüklerinin Kur’an’da ki geliş sayıları
üzerinden Kur’an’ın üstünlüğünü yani onu gönderenin
azametini ve büyüklüğünü bir nebzede olsa düşündürmeye çalıştık.
“Doğrusu Biz sana, seb-i mesâni’yi, yani Azim olan Kur’an’ı verdik.” (Hicr 15:87)
Mesâni, Kur’an’ın çift/zıt kutupluluk özelliğini
ifade eder. Kur’an’ın çift/zıt kutuplu niteliğinden kastımız, tez ve anti tez,
nefy ve isbat, iyi ve kötü, olumlu ve olumsuzu birlikte veren içeriğidir. Hatta
bazı zıt ve karşıt kavramların sayıları bile aynıdır. İşte Kur’an’ın mucizevî nazmındaki
mesâni sıfatını hakkıyla temsil eden birkaç örnek: Kur’an’da erkek 24 kadın 24
kez gelir, hayat ve ölüm 145’er kez gelir. Zihin/akıl ve nur 49’ar kez, Dünya
hayatı ile ahiret hayatı 115’er kez, Melek ve şeytan 88’er kez, Zekât ile
bereket 32’şer kez, Zorluk ve sabır 114’er kez Muhammet ve şeriat 4’er kez,
Sadaka vermek ve hoşnut/tatmin kalmak 73’er kez gelir. İşte indirilişi 23 yıl
sürmüş olan böylesine uzun bir metnin içerisindeki kelimelerin çetelesinin
tutulması ve sayılarının eşitlenmesi imkânsız denecek kadar zordur. Kaldı ki
Kur’an’ı azim kılan asıl husus, üzerinden 1400 yıldan fazla bir zaman geçmesine
rağmen; hayata dair ölümsüz formüller ve çözümler taşıması, o formüllerin her
çağda diri ve diriltici olduğunu kanıtlamasıdır. Zira Kur’an hala insanların
yüreklerinden tutup sarsmayı, onların hayatlarını kökünden değiştirmeyi, manen
ölü olanlara ruh üflemeyi sürdürmektedir.
|