EL-HAMÎD
Tüm
övgülerin tek mercii
Övülmekte
eşsiz ve benzersiz olan
Zatını
öven ve övgüleri asla boşa çıkarmayan.
“Onlar “Sen Allah’ın emrini garip
mi karşılıyorsun?” dediler; ”Allah’ın rahmeti ve bereketi sizin üzerinize olsun
ey hane halkı, O Hamîd’dir, Mecîd’dir.” (Hûd
11 :73)
“O halde onların söylediklerine
sabret ve güneşin doğuşundan ve batışından önce Rabbini hamd ile tesbih et!
Gece vakitlerinde ve gündüzün uçlarında da tesbih et ki ondan razı olduğun
belli olsun.” (Tâhâ 20:130)
“Hamd, bütün âlemlerin Rabbi olan
Allah’a mahsustur.” (Fatiha 1:1)
“Öyleyse Rabbini hamd ile tesbih
et ve O’nun huzurunda secde edenlerden biri ol!” (Hicr 15:98)
El-Hamîd isminin en büyük tecellisi hamddir. El-Hamîd ismine iman eden bir mü’min, bu ismin tecellisinden en
büyük payı almak için sadece hamd etmekle yetinmez. Varlığını hamde dönüştürme
çabası içine girer. Varlığını hamd kılmanın ilk şartı, Allah’tan razı olmaktır.
İbadet; O’nun razı olduğunu yapmak ,ubudiyet; O’nun yaptığından razı olmaktır.
Ubudiyet kulluktur.
Allahtan razı olan kişi, Allah’ın
razı olduğu kişidir. Böyle bir kulda rıza hali, hamd haline inkılâp etmiştir.
Bu hal küfür ve dalalet dışında her şeye hamd etme, her şeyi hamde vesile bilme
halidir. Bu hal ile hâllenen mü’min, yalnız sıhhatteyken değil, hastayken de
hamd eder. Yalnız güçlüyken değil, güçsüzken de hamd eder. Yalnız bollukta
değil darlıkta da hamd eder.
Böyle yapınca ne mi olur?
Bedeninin hastalığı ruhuna şifa olur. Maddi yoksulluğu manevi varsıllığa dönüşür.
Fiziki güçsüzlüğünden metafizik bir güç damıtır.
Bu resimde; varlığını hamd kılan,
hamdi artıkça teslimiyeti artan, hamdi sayesinde derdi dermanı olan,
başkalarının kurtulmak için çırpındığı ve bunalımlara sürüklenip hayattan
küstüğü elem ve acı verici rahatsızlığını yenerek derin rıza sayesinde derdini sevmeye başlayan bir insan portresi
çizmeye çalıştık.
Kalp şükre durunca baş secdeye varır.
İşte gerçek şükür secdesi budur. .(M.İslamoğlu)
Şükür sadece nimet verilince yapılır,
hamd ise; hem verilince, hem alınınca yapılır. Zira;
1-
O vermişti O aldı.
2-
Daha büyüğünü alabilirdi.
3-
Daha büyüğünü vermek için almış olabilir.
4-
Verişinin mi alışının mı hayır olduğunu biz değil O
bilir..(M.İslamoğlu)
|