زُيِّنَ لِلَّذِينَ كَفَرُواْ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا وَيَسْخَرُونَ مِنَ الَّذِينَ آمَنُواْ وَالَّذِينَ اتَّقَواْ فَوْقَهُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَاللّهُ يَرْزُقُ مَن يَشَاءُ بِغَيْرِ حِسَابٍ

212- (Hakikati) İnkâr edenlere dünya hayatı süslendirildi. (Onlar) inananlarla (bu dünyada) alay ederler. Oysa (ilahi azaptan) korunup, sakınan (o inanalar) kıyamet gününde onlardan (makamca çok) üstündürler. Allah, dilediğine hesapsız rızık verir. (Bakara:212)



.





EL-HÂLIK

EL-HÂLIK

Mutlak yaratıcı

Takdirine uygun yaratan

Yaratmanın eşsiz ve benzersiz öznesi

 

…”De ki: “Her şeyin Hâlık’ı yalnızca Allah’tır: zira tüm varlığa boyun eğdirecek mutlak otorite sahibi biricik güç sadece odur. (Ra’d 13:16)

 

“ Allah her şeyin El-Hâlık’ıdır ve O her şeyin üzerindeki tek otoritedir; Göklerin ve yerin anahtarı ona aittir. Ve Allah’ın ayetlerini ısrarla inkâr edenlere gelince: asıl kaybedenler işte onlardır.”(Zümer 39:62-63)

 

Resmimize; ilk atamız olan Hz Âdem’den bu yana insanlığın herhangi bir evrimsel süreçten geçmediği, canlıların bir tesadüf eseri dünyaya gelmediği, insan soyunu tabiatın (doğanın) var etmediğini, Rabbimiz tarafından mükemmel bir hesap ve düzen halinde yaradılışını lafzı yere bakan bir açı ile gökyüzüne yazarak anlatmaya çalıştık.

 

El-Hâlık ismi, halk mastarından türetilmiştir. Hâlk; bir şeyi takdir etmek, tasarlamak, ölçmek, biçmek, ona kimlik ve düzen vermek, ona bir şekil ve şemail giydirmektir. Hâlk yoktan var etmek için kullanılabileceği gibi icat anlamında vardan var etmek içinde kullanılır. Allah’ın hem dolaysız hem de dolaylı yaratmasına delalet eder. Allah’ın doğrudan yaratmasında Hâlık sıfatının eseri olan ilahi yaratmayı kastediyoruz. Allah’ın dolaylı yaratmasıyla da bir canlıyı erkeğin hayat suyu ile dişinin yumurtasının döllenmesinden yaratması gibi, sebepler üzerinden yaratmayı kastediyoruz.

 

“Hani o zaman Rabbin meleklere demişti ki: “Ben balçıktan bir beşer yaratacağım; izleyin; ne zaman ki onu şekillendirmeyi tamamlar da kendisine ruhumdan üflersem, derhal yere kapanıp onun (hizmetine) amade olun!” (Sâd 38:71-72)

 

Kur’an’ın da buyurduğu gibi Allah, canlılar içerisinde yalnızca insana ruhundan üflemiştir. Diğer canlılar için bu tabir kullanılmadığına göre, bu ruh insanı canlı kılan şey değil, canlı beşeri “iradeli ve akıllı” kılan özdür. Canlılığın dünyada insanla başlamadığı Kur’an’i (Enbiya:30) ve bilimsel bir hakikattir. Her an yaratan Allah, yaradılış amacı gereği kemaline ulaşan eşyaya aktif müdahalede bulunmuş, onları yeni bir hale geçirmiştir. İnsan sudan başlayıp cennetle noktalanan kemale doğru yürüyüş seferinde beşerlikte insanlıkta birer safhadır. Allah bir önceki hal kemale erince bir sonraki hale geçirmek için müdahale etmektedir.

 

“Sen yeryüzünü fesada verecek, orada kan dökecek birini mi tayin edeceksin?  (Bakara 2:30)

 

Bu ayet Âdem’e ruh üflenmeden önce onun ifsat eden ve kan döken, canlı ve kanlı bir varlık (beşer) olduğunun açık ve net Kur’an’i kanıtıdır.

 

“Allah katında İsa’nın durumu Âdem’in durumu gibidir. Allah onu toprak türünden yarattı, ardından ona “Ol!” dedi; işte o da böylece oluş sürecine girdi.”   (Âl-i İmran 3:59)

 

Hz. İsa’nın yaradılışı Hz. Âdem’in yaratılışına benzetilmiştir. Kur’an da geçen Âdem’in yaradılış süreciyle ilgili 7 farklı kavram kullanılır: Toprak türünden, ses veren balçıktan, pişirilmiş balçıktan, yoğun çamur, yapışkan balçık, çamur türünden, yoğunlaştırılmış balçıktan. Bütün bu kavramlar iki asli unsura delalet eder; bunlar su ve topraktır. Ondanda öte bütün bu kavramlar Kur’an’da belirsiz formda gelmiştir. Yani; toprak-çamur-balçık ama bilinen ve aklınıza gelen şekliyle değil. Hiç şüphesiz 7 farklı kavram insanoğlunun yaradılış aşamalarını göstermektedir. Peki, Âdem kimdir? Âdem canlılar içerisinde kendisine ruh üflenmek için seçilen (3:33) bir beşerdir.

 
Eklenme Tarihi : 01.06.2013 01:58:00
Okunma Sayısı : 9834