EL-HÂLIK
Mutlak
yaratıcı
Takdirine
uygun yaratan
Yaratmanın
eşsiz ve benzersiz öznesi
…”De ki: “Her şeyin Hâlık’ı
yalnızca Allah’tır: zira tüm varlığa boyun eğdirecek mutlak otorite sahibi
biricik güç sadece odur. (Ra’d 13:16)
“ Allah her şeyin El-Hâlık’ıdır
ve O her şeyin üzerindeki tek otoritedir; Göklerin ve yerin anahtarı ona
aittir. Ve Allah’ın ayetlerini ısrarla inkâr edenlere gelince: asıl kaybedenler
işte onlardır.”(Zümer 39:62-63)
Resmimize; ilk atamız olan Hz
Âdem’den bu yana insanlığın herhangi bir evrimsel süreçten geçmediği,
canlıların bir tesadüf eseri dünyaya gelmediği, insan soyunu tabiatın (doğanın)
var etmediğini, Rabbimiz tarafından mükemmel bir hesap ve düzen halinde
yaradılışını lafzı yere bakan bir açı ile
gökyüzüne yazarak anlatmaya çalıştık.
El-Hâlık ismi, halk mastarından türetilmiştir. Hâlk; bir şeyi
takdir etmek, tasarlamak, ölçmek, biçmek, ona kimlik ve düzen vermek, ona bir
şekil ve şemail giydirmektir. Hâlk yoktan var etmek için kullanılabileceği gibi
icat anlamında vardan var etmek içinde kullanılır. Allah’ın hem dolaysız hem de
dolaylı yaratmasına delalet eder. Allah’ın doğrudan yaratmasında Hâlık
sıfatının eseri olan ilahi yaratmayı kastediyoruz. Allah’ın dolaylı
yaratmasıyla da bir canlıyı erkeğin hayat suyu ile dişinin yumurtasının
döllenmesinden yaratması gibi, sebepler üzerinden yaratmayı kastediyoruz.
“Hani o zaman Rabbin meleklere
demişti ki: “Ben balçıktan bir beşer yaratacağım; izleyin; ne zaman ki onu şekillendirmeyi
tamamlar da kendisine ruhumdan üflersem, derhal yere kapanıp onun (hizmetine)
amade olun!” (Sâd 38:71-72)
Kur’an’ın da buyurduğu gibi Allah,
canlılar içerisinde yalnızca insana ruhundan üflemiştir. Diğer canlılar için bu
tabir kullanılmadığına göre, bu ruh insanı canlı kılan şey değil, canlı beşeri
“iradeli ve akıllı” kılan özdür. Canlılığın dünyada insanla başlamadığı
Kur’an’i (Enbiya:30) ve bilimsel bir hakikattir. Her an yaratan Allah,
yaradılış amacı gereği kemaline ulaşan eşyaya aktif müdahalede bulunmuş, onları
yeni bir hale geçirmiştir. İnsan sudan başlayıp cennetle noktalanan kemale
doğru yürüyüş seferinde beşerlikte insanlıkta birer safhadır. Allah bir önceki
hal kemale erince bir sonraki hale geçirmek için müdahale etmektedir.
“Sen yeryüzünü fesada verecek,
orada kan dökecek birini mi tayin edeceksin? (Bakara
2:30)
Bu ayet Âdem’e ruh üflenmeden
önce onun ifsat eden ve kan döken, canlı ve kanlı bir varlık (beşer) olduğunun
açık ve net Kur’an’i kanıtıdır.
“Allah katında İsa’nın durumu
Âdem’in durumu gibidir. Allah onu toprak türünden yarattı, ardından ona “Ol!”
dedi; işte o da böylece oluş sürecine girdi.” (Âl-i İmran 3:59)
Hz. İsa’nın yaradılışı Hz.
Âdem’in yaratılışına benzetilmiştir. Kur’an da geçen Âdem’in yaradılış
süreciyle ilgili 7 farklı kavram kullanılır: Toprak türünden, ses veren
balçıktan, pişirilmiş balçıktan, yoğun çamur, yapışkan balçık, çamur türünden, yoğunlaştırılmış
balçıktan. Bütün bu kavramlar iki asli unsura delalet eder; bunlar su ve
topraktır. Ondanda öte bütün bu kavramlar Kur’an’da belirsiz formda gelmiştir.
Yani; toprak-çamur-balçık ama bilinen ve aklınıza gelen şekliyle değil. Hiç
şüphesiz 7 farklı kavram insanoğlunun yaradılış aşamalarını göstermektedir.
Peki, Âdem kimdir? Âdem canlılar içerisinde kendisine ruh üflenmek için seçilen
(3:33) bir beşerdir.
|