وَاذْكُرُواْ نِعْمَتَ اللّهِ عَلَيْكُمْ وَمَا أَنزَلَ عَلَيْكُمْ مِّنَ الْكِتَابِ وَالْحِكْمَةِ يَعِظُكُم بِهِ وَاتَّقُواْ اللّهَ وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ

Allah’ın üzerinizdeki nimetini ve size öğüt vermek için indirdiği kitabı ve (ondaki) hikmet'i düşünün. (Ki;) Allah'a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun ve iyi biliniz ki, hiç şüphesiz Allah her şeyi bilendir. (Bakara:231)



.





EL-MURSİL

EL-MURSİL

 Gönderen

Eşsiz, benzersiz sevk edici

Yönlendiren

 

“Hâ-Mîm! Özünde açık ve hakikati açıklayıcı olan kitabın değerini bilin! Evet, onu mübarek bir gecede Biz indirdik; zaten, baştan beri (vahiyle) uyaranda Bizdik. O gece (iyi ve kötü) her iş ayrıştırılarak hikmetli bir hükme bağlanır, tarafımızdan verilmiş bir emirle: Elbet Biz, evet rasulleri gönderende (mursilîn) Bizdik, Rabbinin rahmeti sayesinde. Şüphesiz yalnızca O’dur Semi, O’dur Alîm.” (Duhân 44:1-6)

“… fakat (bu mesajları) öteden beri gönderip duran yine Bizdik.” (Kasas28:45)

 

Yukarıdaki ayetlerden de anlaşılacağı gibi dinin sahibi Allah’tır. İlahi vahiy ve peygamberler göndermesi el-Mursil olan Allah’ın tecellisidir.

 

“Yine Rahmetinin önü sıra rüzgarları müjdeci olarak gönderen de O’dur. Yine O, gökten tertemiz bir su indirmiştir.”  (Furkân:48)

 

Kur’an da rüzgâr, yağmur ve rahmetin bir arada kullanıldığı her yerde, vahye bir işaret ya da ima vardır. Ortalığı kasıp kavuran, her şeyi havaya savuran rüzgâr, nasıl ki arkadan gelen yağmurun habercisiyse, Mekke yıllarında vahyin estirdiği bu fırtına da, çekilen sıkıntılar da, arkadan gelecek olan rahmetin habercisiydi. Vahiy gönderilmeden önce yürekler çöle dönmüştü. Peygamberin gelmesi, arkadan gelen vahiy yağmurunu müjdeliyordu. Müşrik akıl, rüzgârın ardından yağmurun geleceğini kestirebiliyordu. O rüzgârı Allah’ın gönderdiğini de inkâr etmiyordu. Peki, vahye elçilik yapan peygamberi Allah’ın gönderdiğini neden inkâr ediyorlardı? Ayetlerde verilen müthiş örneklerle bu mantığın tutarsızlığı gözler önüne seriliyor. Gelelim resmimize; vahyin indirilmeye başlandığı, miladi 610 yılının ağustos ayına denk gelen o mübarek geceyi yani kadir gecesini resmetmeye çalıştık. Vahyin ilk ayetlerinin Cibril aleyhisselâm aracılığı ile eşsiz ve benzersiz sevk edilişini hira mağarasına doğru karanlığı delip etrafını aydınlatan bir nur gibi resmettik. Kur’an’ı gönderen kaynağı lafzın konumuyla belirttik. Bir de ayın şekli olayın tahmini zamanı, bulutlar ise gelecek olan rahmet yağmurunu anlatmaktadır.

 
Eklenme Tarihi : 01.06.2013 01:13:56
Okunma Sayısı : 5884