يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ أَنفِقُواْ مِمَّا رَزَقْنَاكُم مِّن قَبْلِ أَن يَأْتِيَ يَوْمٌ لاَّ بَيْعٌ فِيهِ وَلاَ خُلَّةٌ وَلاَ شَفَاعَةٌ وَالْكَافِرُونَ هُمُ الظَّالِمُونَ

Ey iman edenler! Kendisinde hiçbir alış verişin, hiçbir dostluğun ve hiçbir şefaatin bulunmadığı bir gün gelmeden önce, size verdiğimiz rızıklardan (Allah yolunda) harcayın. Kâfirlere gelince, onlar zalimlerdir ta kendileridir. (Bakara: 254)



.





EL-MUTE’ÂL

EL-MUTE’ÂL

Aşkın varlık

Mutlak ve sonsuz Ulu

 

“Allah her dişinin karnında ne taşıdığını, rahimlerin neyi ne kadar eksiltip neyi ne kadar artıracağını da bilir: Zira her şey, O’nun katında bir ölçü ve gayeye bağlanmıştır. O, bilinemeyen ve bilinebilen her şeyi bilen el-Kebîr, el-Müte’âl’dir.” (Ra’d 13:8-9)

                             

Allah’ın aşkın, yüce ve ulu oluşunun, mekâni değil makami olduğunu, maddeye has olan üç boyut ve zamanla ilgili değil, manevi bir aşkınlık ve ululuk olduğu unutulmamalıdır.

Resmimizde el-Mute’âl olan Allah’ın zatının ulaşılmaz oluşunu; lafzı, bir derinlik içine yazarak anlatmaya çalıştık. Allah zatıyla ulaşılmaz ve aşkın, sıfatlarıyla ise insana şah damarından daha yakındır. Bu nedenle çizdiğimiz insan figürlerini şeffaflaştırarak bu yakınlığı göstermeye çalıştık. Sağdaki fetüs modeli ile Ra’d suresi 8. Ayette ki, o muhteşem misal üzerinden el-Mute’âl olan Allah’ın, ilminin ve bilgisinin sonsuzluğunu, Soldaki secde ile te’âlâ olan Allah’ın Ulu ve Yüceliğinin insandaki tecellisini anlatmaya çalıştık. Ortadaki kul ile de mutlak Ulu, sonsuz yüce olan Allah’ın şirkten ve nifaktan zarar görmekten beri olduğunu Kur’an’ı Kerimle anlayan ve insana verdiği müthiş tahribatı fark eden birini resmetmeye çalıştık…

 

 
Eklenme Tarihi : 01.06.2013 01:23:04
Okunma Sayısı : 6846