 EL-MU’MİN
İmanın kaynağı
iman esaslarını belirleyen tek merci
mutlak, sonsuz, sınırsız, eşsiz ve benzersiz güvenilen
“O, kendisinden başka ilâh olmayan Allah’tır: Melik, Kuddûs, Selâm, Mü'min, Müheymin, Azîz, Cebbar, Mütekebbir’dir. Eşsiz yüce olan O, onların şirk koştukları her şeyin ötesindedir, aşkındır. (Haşr 59:23)
Allah el-Mu’min kullar ise Mu’min dir. Mu’min: imanla var oluşsal güvenlik içinde olma halidir. Yani Mu’min; imanı olan demektir. Peki, iman nedir? İman; kalbin yönelişi ve yöneldiğinden emin olma halidir, tasdik etmek, kabullenmek, gönül huzuru ile benimsemek, güvenmek, güvenlikte olmak, şüpheye yer vermeyecek biçimde içten ve yürekten inanmak anlamlarına gelir.
Resimde; el-Mu’min olan Allah’ın bizlere bahşettiği imanı üs tarafta anlatırken, inkârı da sudaki siluet şeklinde sembolize etmeye çalıştık. İnsanın fıtratı iman etmeye müsaittir. Bu mesajı yukarıdaki fıtrata uygun, göze güzel gelen bahçe ile anlattık. Yukarıda ki kısım yani iman hakikattir, aşağıdaki kısım yani inkâr sanaldır, gölgedir. İman bir değerdir, inkâr değersizliktir. İman renklerden de anlaşılacağı üzere pozitiftir, aşağıdaki inkâr negatiftir. Yüksekteki ağaca oyulmuş, kuşa göre sağlam ve güvenli kuş yuvası ile imanın güvende olma halini vurgularken, alttaki annesiz, velisiz ve belirsizlikle inkârın ve küfrün karanlığını ve güvensizliğini anlatmaya çalıştık. İman eden yani lafza yönelerek yalnızca Allah’tan isteyen kul figürüyle imanın olmazsa olmazı olan ihlâsı hatırlattık. Alttaki iskelet de birilerinden bir şeyler ister, ancak o el-Mu’min olan Allah olmadığından inkârı ve bitmek bilmez istekleri onu bitirir güvensizliği onu manen öldürür.
“Hem bilin ki, içinizde Allah'ın elçisi vardır. Şayet o, birçok işlerde size uysaydı, sıkıntıya düşerdiniz. Fakat Allah size imanı sevdirmiş ve onu kalplerinize zinet yapmıştır. Küfrü, fasıklığı ve isyanı da size çirkin göstermiştir. İşte doğru yolda olanlar bunlardır.” (Hucurat 49:7) |