EL-ĞANÎ
Mutlak
zengin
Başkasına
muhtaç olmayan
Kendine
ve her kese yeten.
“ Ey insanlık ailesi! Allah’a
muhtaç olanlar sizlersiniz; Allah’a gelince O Ğanî’dir, Hamîd’dir.” (Fâtır 35:35)
“(Karun)
“Herkes iyi bilsin ki bu servete ben, kendi bilgim ve becerim sayesinde ulaştım
dedi. O bilmez miydi ki Allah, kendisinden önceki kuşaklar içerisinden ondan
daha güçlü kuvvetli ve maddi birikimi daha fazla olan nicelerini helak
etmiştir. Artık suçu tabiat haline getirenlerin günahlarından sual olunmaz.”
“Ve işte bu kişi kavminin
karşısına tüm görkem ve gösterişi içinde çıkmıştı. Yalnızca dünya hayatını
isteyenler (ona bakıp) “Ah
keşke, ne olurdu Karun’a verilen kadar bize de verilseydi! Şu kesin ki o
gerçekten de çok şanslı biriymiş!” derlerdi.”
“Nihayet (Karun’u) da,
onun sarayını da yerin dibine geçirdik. Artık Allah’tan başka kimse onun
yardımına yetişemezdi: (Ama ona Allah’da yardım etmedi ), zira yardımı hak
edenlerden değildi.”
“Daha dün onun yerinde olmaya can
atanlar diyorlardı ki: “Vay canına! Demek ki kullarından dileyenin rızkını
genişletmeyi dileyen dileyeninki de sınırlamayı dileyen Allah’mış! Eğer Allah
bize lütfetmemiş olsaydı, elbet bizi de yerin dibine geçirirdi! Vay be! Görülen
o ki, meğer nankörler asla iflah olmazmış?” (Kasas 28:78-82)
Bu güzel ayetlerden sonra gelelim
resmimize; sol tarafta servetin emanet olduğunu unutup şımaran ve küstahlaşan,
o serveti kullanıp başkalarını kendine kul etme sevdasına kapılan, Karun ve
Karun gibilerin Allah’ın Ğanî isminden
rol çalmaya kalkışmalarının sonucu anlatılmaktadır. Sağ tarafta ise bir kulun
başka bir kula muhtaçlığı örneği üzerinden hiç
kimseye muhtaç olmayan tek varlığın el-Ğanî
olan Allah olduğu resmedilmeye çalışılmıştır.
|