EL-ĞÂLİB
Daima yenen
Asla yenilmeyen
Mutlak galip
“Ve onu satın alan Mısırlı adam
karısına dedi ki: “Ona iyi bak! Bakarsın bize yararı dokunur; ya da onu evlat
edinebiliriz.” İşte böylece Yusuf için o ülkede sağlam bir zemin hazırladık.
Yine (bu şekilde) ona olayların doğru yorumunu öğrettik. Zira
Allah kendi emri üzerinde Ğalib’tir; fakat insanların çoğu bunu kavrayamaz.”
(Yusuf 12:21)
Hz. Yusuf’u kuyuya atan
kardeşlerin hesaplayamadığı bir şey vardı, oda Hz. Yusuf’un el-Ğalib olan
Allah’ın elçisi olduğuydu. Bir yönüyle ayet; dünyalar birleşse bile el-Ğalib olan Allah’ın ilahi
senaryosunu değiştiremeyecekleri gerçeğini vurgulamaktadır. Evet, gelelim
resmimize;
“Gözünde canlandırabilir misin
Rabbin Fil ordusuna ne yaptığını? Başlarına geçirmedi mi onların ince
tasarlanmış haince hilesini? Onların üzerine katar katar bilinmeyen nitelikte
uçan taşıyıcı varlıklar saldı; onlara taş kesilmiş balçık türü tanımlanamayan (şeyler)
atıyorlardı. Derken Rabbin onları, yenil(erek delik deşik edil)miş
yapraklara benzetti.” (Fil 105:1-5)
Ebrehe isimli biri ticaretin
eksenini Mekke’den San’a’ya kaydırmak ister. Bunun için Kâbe’ye rakip olarak
bir kilise yaptırır. Kiliseye yapılan bir sabotajı bahane eder ve Kâbe’yi
yıkmak için Bizans’ın desteğini arkasına alarak, fillerle donatılmış bir
orduyla Mekke’ye girer. Fil ordusu mahiyeti Allah’a malum bir felakete
uğrayarak mağlup olur ve yenilir. Olay miladi 570 yılında Hz. Peygamberin
doğumundan 50 gün önce gerçekleşmiştir. Bu olay, Mekke’nin ticaret potansiyelini
kat kat artırarak güvenilir bir belde olduğu tescillemiştir. Ordunun başında fil bulunduğu için bu orduya
“fil eshabı” denmiştir. Resimde Kâbe’ye saldırmaktan ısrarla kaçınan fil’i
seyisleri dizginlemeye çalışmaları bizlere fil’in ordudan ve onun komutanından
daha akıllı olduğu imasını veriyor.
El-Ğalib olan Allah’ın kâfirleri mağlup etmesi için anladığımız
tarzda bir maddi güce ihtiyacı yoktur. Sure çok küçük ve guruplar halinde
uçuşan iradesiz kullarıyla Allah’ın, zamanın süper gücüne galip gelebileceğini
anlatır. Bu mağlubiyetin gerçekleşmeden önceki halini resmetmemizin sebebi ise;
azabın mahiyetine değil, muhatabın bu olaydan çıkarılacak örnekliğe,
derse(hisseye) dikkatini çekmek içindir, tıpkı mübarek fil suresinin üslubunda
olduğu gibi.
|