Çok meşhur bir heykeltraşa “Sen bu harika eserleri nasıl yapıyorsun?” diye sorduklarında o, “sadece fazlalıkları yontuyorum” diyerek cevap verir.
Gerçekten yapmamız gereken şey hem zihnen, hem de davranış olarak yanlış şeylerden arınmaktır. Çünkü yanlışlardan arındıkça doğruya daha çok yaklaşmış olacağız. Herhalde “Kendini arındıran kurtulmuştur”(Şems/9) ayetini böyle anlamak gerekir.
Hayatımızı vahye ve buna uyumlu sünnete göre gözden geçirdiğimizde, birçok şeyin dinin aslında karşılığının ya hiç olmadığını, ya da aslına göre çok değiştirilmiş olduğunu göreceğiz. Hatta bunlardan bazıları müslümanların hayatına öyle yayılmış ve öylesine kanıksanmış ki, bunları eleştirmek ve reddetmek cesaret ister. İşte bunlardan biri yazımızda söz konusu edeceğimiz erkek çocuklarının sünnet törenleridir.
Bugün müslümanların uyguladıkları haliyle sünnet törenlerinin islam kültürüyle alakası yoktur. Tam tersine müşriklerin ve yahudilerin oluşturduğu bir kültürdür.
Kur’anda erkek çocuklarının sünnet edilmesiyle alakalı hiç bir şey yoktur. Peygamberimizin hadislerine baktığımızda ise şu rivayetleri görürüz:
“Dört şey vardır ki bunlar peygamberlerin sünnetlerindendir: Sünnet olmak, güzel koku sürünmek, misvak kullanmak, evlenmek”(Tirmizi)
“Şu beş şey fıtrat gereğidir: Sünnet olmak, kasıkları traş etmek, tırnakları kesmek, koltuk altını temizlemek, bıyıkları kırpmak”(Buhari, Müslim)
Müçtehid imamlarımızın bu konudaki görüşlerine baktığımızda kimilerinin vacib, kimilerinin de sünnet olarak değerlendirdiklerini görüyoruz.
Peygamberimiz dönemindeki uygulamalar şöyleydi: Çocuk dünyaya geldiği zaman ilk günlerde bir sevinç ve şükür ifadesi olarak Akika kurbanı kesilirdi. Rivayetlerde doğumunun 7. günü kesileceğine dair kayıtlar vardır. Bu kurban etiyle ziyafet verenler olurdu. Ya da başındaki saç kesilir, kesilen kılların ağırlığınca altın veya gümüş tasadduk edilirdi. Eğer çocuk erkek ise genelde ilk günlerde sünnet edilirdi. Çocuğa ayrıca bir sünnet töreni tertip edilmezdi.
Nebevi uygulama böyleydi. Hal böyleyken sonraki zamanlarda bu uygulamanın içinden erkek çocuklarının sünneti(Bir diğer ifadeyle özür dileyerek söylüyorum, erkek çocuğunun pipisi) cımbızlanarak ön plana çıkarıldı ve üzerine törenler icra edilmeye başlandı. Şüphesiz bu şirk kültürüdür. Şirk kültüründe erkeklerin yüceltilmesi, kız çocuklarının ise hor görülmesi vardır. Kur’an bunun müşriklerin zihniyeti ve problemi olduğunu anlatır:
“Onlardan birine kız çocuğu olduğu müjdelendiği zaman öfkelenmiş olarak yüzü kapkara kesilir. Kendisine verilen müjdenin kötülüğünden! dolayı kavminden köşe bucak kaçar. O kız çocuğunu utana sıkıla yanında mı tutsun, yoksa toprağa mı gömsün! Bakın ki düşündükleri şey ne kadar kötüdür!”(Nahl/58,59)
Bugün müslümanların yaptığı sünnet törenlerinde erkek çocuklarının yüceltilmesi çok bariz bir şekilde görülmektedir. Birkaç dakikalık basit bir cerrahi işlem olan sünnetin debdebeli ve masraflı törenlerle icra edilmesi başka neyin göstergesidir? Birkaç saatliğine giymek için alınan sünnet elbiseleri israf değil midir?
Üstelik Allah’ın rızasına aykırı olarak yaptığımız bu işi, sünnet elbisesi üzerinde yazılı olan “Maaşallah” ifadesiyle de adeta meşrulaştırmış oluyoruz.
Nebevi uygulamadaki sünnet olan ve çocuğun doğumunda kesilen Akika kurbanının unutulup, yerine affedersiniz çocuğun pipisinin kesilmesinin öne çıkarılması düpedüz referansını şirk zihniyetinden alan cahiliyye kültüründen başka bir şey değildir. Çünkü bu konuda bir gelenek olarak islam dünyasının bazı bölgelerinde (Mısır, Arabistan, Cava… gibi) uygulandığı üzere kız çocukları sünnet edilirken son derece gizli davranıldığı halde, sıra erkek çocuklarına geldiğinde gösterişli ve debdebeli bir şekilde davranılması açıkça erkeklerin yüceltildiği, kız çocuklarının ise utanç vesilesi görüldüğünün kanıtıdır.
Ayrıca basit bir cerrahi işlem olan sünnetin “Erkekliğe ilk adım” şeklinde isimlendirilerek “erkek”liğe vurgu yapılması bilinç altındaki şirk kültürünün dışa yansımasıdır.
Yine sünnet törenlerinde hediye adı altında verilen şeylerin de hiç bir izahı yoktur. Mesela, insanlar ev aldıklarında, ya da evlendiklerinde birbirlerine hediye verirler. Aslında bu hediyeler ev alanlara ve evlenenlere yardımdır. Çünkü ev almak ya da evlenmek masraflı bir iştir. Sahibine yük getirir. İnsanlar yardım ederek bu yükü paylaşırlar. Görüldüğü gibi böyle durumlarda verilen hediyelerin insani ve mantıki bir izahı var.
Ancak çocuğun pipisini kestirirken herkesin hediyelerle koşturmasının bir izahı yok. Çünkü masraflı bir iş değil. Ama sen bu işi büyütür ve masraflı törenlere dönüştürürsen, elbette masraflı olur. Bunun adı da cahillik olur. Cahilliğinin masrafını başkalarından çıkarmaya hakkın yok. Kaldı ki böyle davranmak bir müslüman olarak bize yakışmaz.
Sünnet olayını şöyle algılayabiliriz: Mesela, çocuğumuzun bir rahatsızlığı olduğunda, nasıl ki kimseye haber vermeden hastaneye götürüp gerekenleri yapıyorsak, aynı şekilde sünnet ettireceğimizde de böyle normal bir olay olarak hareket etmeliyiz. Olayı büyütmeye gerek yoktur.
Şimdi de Yahudilerdeki uygulamalara bakalım:
Sünnet, Yahudilikte çok önemli bir dini ritüel olup erkek çocuğunun doğumunun sekizinci gününde yapılması gereken dini bir emirdir. Çünkü Tevrat’ta Tanrı’nın İbrahim’e şöyle emrettiği yazılmaktadır:
“Aranızdaki her erkek sünnet olmalıdır ve bu benimle sizin aranızda anlaşma olarak kabul edilmelidir. Aranızda sekiz günlük olanların hepsi nesiller boyunca sünnet edilmelidir”(Yaratılış,17,1-27)
Yahudilikteki sünnette çocuğun bir süt annesi ve bir de süt babası olur. Ayrıca bizde ki kirvenin yerini tutan ve sandak diye isimlendirilen çocuğun kucağında sünnet olduğu bir kişi de vardır. Böylece kirveliğin Yahudilerden bize geçtiği anlaşılmış oldu.
Yahudilik ataerkil bir din olduğundan sünnet bir tören olarak kutlanır, kutlama yemeği verilir. Ancak kızlar için böyle bir şey yapılmaz. Kadın ile erkek arasındaki bu tür ayrımcılığı kaldırmaya yönelik çabalara rağmen Sinagogdaki günlük ibadette hala Tanrı’ya kendilerini bir kadın olarak yaratmadığı için dua edilir. Yahudilikteki sünnet konusundaki bu katı tutum, Pavlos’la birlikte Hıristiyanlıkta reforma tabi tutularak sünnet ettirmek ile ettirmemek arasında fark görülmemiştir.
Osmanlıda Padişahların çocukları çok gösterişli şekilde törenlerle sünnet ediliyordu. Bazen günlerce sürdüğü oluyordu. Bazen de Sultan düğünleriyle birleştiriliyordu.
Bu bilgilerden sonra sanırım sünnet törenlerimizin aslında bize ait olmadığı, bir şirk ve yahudilik kültürü olduğu daha iyi anlaşılmış oldu.
Diyeceğim o ki, bu kültürü hayatımızdan çıkaralım ve bilmeyen kardeşlerimizi de uyaralım.
Hasan Eker
24.10.2014-Elazığ