زُيِّنَ لِلَّذِينَ كَفَرُواْ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا وَيَسْخَرُونَ مِنَ الَّذِينَ آمَنُواْ وَالَّذِينَ اتَّقَواْ فَوْقَهُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَاللّهُ يَرْزُقُ مَن يَشَاءُ بِغَيْرِ حِسَابٍ

212- (Hakikati) İnkâr edenlere dünya hayatı süslendirildi. (Onlar) inananlarla (bu dünyada) alay ederler. Oysa (ilahi azaptan) korunup, sakınan (o inanalar) kıyamet gününde onlardan (makamca çok) üstündürler. Allah, dilediğine hesapsız rızık verir. (Bakara:212)



.





EŞ-ŞEHÎD

EŞ-ŞEHÎD

Her şeye şahit olan

Eşsiz ve benzersiz tanık

 

O Allah ki, göklerin ve yerin Hakîmiyeti sadece O’na aittir; üstelik Allah her şeye (Şehîd) şahittir.” (Burûc 85:9)

 

Esasen İslam ahlakı, eylem ahlakıdır. Kur’an imanın yanına eylemi (ameli) koyar. Fakat bu eylem yalınkat bir eylem değil, “Salih” sıfatına layık olan bir eylemdir. Evet, yukarıdaki ayette muhataplara, Allah’ın her şeye şahit olduğu hatırlatılmaktadır. Fakat vahiy bununla yetinmemiş, Allah’ın insan eylemine şahit olduğunu ayrıca vurgulamıştır. Ayette olduğu gibi;

“De ki: “Ey önceki vahyin takipçileri! Allah yaptıklarınıza şahit olup dururken niçin Allah’ın ayetlerini reddediyorsunuz?” (Âl-i İmran 3:98)

 

Eş-Şehîd olan Allah’ın büyük tecellisi insanadır. Zira insan şahit olan bir varlıktır. El, ayak, göz, kulak, gibi maddi; irade, akıl, vicdan gibi manevi organlarıyla bir bütünü oluşturur. Bütünün parçası olan bu unsurlar, hem kendi kendilerine şahittir, hem de ait oldukları insana şahittir:

 

“O gün ağızlarına mühür vururuz. Bize elleri konuşur, ayakları şahitlik yapar.” (Yâsîn:65)

 

Evet, bu etkileyici ayet resmimizin ilham kaynağı oldu.

 

“Cehennem kışkırtıldığında ve cennet(in görüntüsü) yakın plan sunulduğunda” (Tekvir 81:12-13)  ayeti resmimizin fonunu oluşturdu. Resimde ki sanık işlediği günahlardan dolayı zihninde başkalarını suçlarken, Allah’ın emri ile bir anda eli, ileri çıkarak konuşmaya başlar. Peki, “Her şeye şahit olan Rabbin yetmedi mi?” (Fussilet 41:53)  Bu soruyu Rabbimiz soruyor ve “hiç yetmez olur mu ya Rab!”cevabını bekliyor. İnsanın kendi ellerinin konuşup ayaklarının şahitlik etmesi kişiyi suçüstü yakalayarak itirafa sürüklüyor. Tıpkı şu ayette olduğu gibi

 

Ve eğer biz (vahyi) işitmiş veya aklımızı kullanmış olsaydık kavurucu ateşe müstahak olanlar arasında bulunmazdık diyecekler. Böylece günahlarını itiraf etmiş oludular: Olmaz olsun o harlı ateş ashabı!” (Mülk 67:10-11)

 

Bir kişinin ellerinin konuşması ayaklarının şahitlik etmesi suçu itirafı için yeterde artar bile. Bir mahkeme düşünün (Mahkeme-i kübra) ve sanık sandalyesinde siz varsınız. Devamını Kur’an-ı Azim’den okuyalım

 

“Yıldızlarla dolu gökyüzü şahit olsun, vaad edilen gün şahit olsun, her bir tanık ve sanık şahit olsun” (Burûc 85:1-3)

 

(İnsanların) amel defteri açıldığında, gök soyulduğunda, Cehennem kışkırtıldığında ve cennet(in görüntüsü) yakın plan sunulduğunda, (işte o zaman) her can ne kazandığını (yakinen) bilir.” (Tekvir 81:10-14)”

 

“Oku sicilini! Bugün kendi hesabını görmek için sen sana yetersin!” (İsra 17:14)

 

“Aslında insan kendi kendinin gözetleyicisidir” (Kıyâmet75:14)

 

 Rabbim o gün hesabımızı kolaylaştırsın ve hayatını imanına şahit kılanlardan eylesin!

 
Eklenme Tarihi : 01.06.2013 01:20:01
Okunma Sayısı : 7978