زُيِّنَ لِلَّذِينَ كَفَرُواْ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا وَيَسْخَرُونَ مِنَ الَّذِينَ آمَنُواْ وَالَّذِينَ اتَّقَواْ فَوْقَهُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَاللّهُ يَرْزُقُ مَن يَشَاءُ بِغَيْرِ حِسَابٍ

212- (Hakikati) İnkâr edenlere dünya hayatı süslendirildi. (Onlar) inananlarla (bu dünyada) alay ederler. Oysa (ilahi azaptan) korunup, sakınan (o inanalar) kıyamet gününde onlardan (makamca çok) üstündürler. Allah, dilediğine hesapsız rızık verir. (Bakara:212)



.





KEVSER SÛRESİ

KEVSER SÛRESİ

إِنَّا أَعْطَيْنَاكَ الْكَوْثَرَ

1-Muhakkak ki Biz,sana Kevser’i verdik.

İ’tâ, kelimesi,bir şeyi emanet veya geçici olarak değil temelli olarak vermeyi anlatır. Bu anlam aynı zamanda bir lütuf olarak vermeyi de içeren bir anlamdır. 

Ke zamiri, muhatabı teşrif içindir. Başka ayetlerde “leke” şeklinde gelir. O zaman, başkasına değil yalnız sana verdik manasına gelir. Sadece “ke” zamiriyle gelmiş olması bu nimetin başka resullere de verildiği kapısını açık bırakır.

Kevser lügatte, alabildiğine, aşırı derecede çok” demektir. Kevser kelimesi Arapçada somut şeylerin çokluğu için kullanıldığı gibi, soyut kavramların çokluğu için de kullanılır. Aynı kökten olan ve bir sonraki sûrede zikredilen “tekasür” olumsuz bir biriktirme ve çokluğu ifade ederken “kevser” olumlu bir çokluğu, bolluk bereketi ifade eder.

Kevser; Duhâ, İnşirah ve Fetih sûrelerindeki leke (senin için) ifadesiyle tahsis edilen lütuflar haricinde “ke” verdik ifadesi ile düşünürsek kevser, vahiy, nübüvvet, ve hikmeti de kapsayan hayır ve iyiliklere bir atıf olabilir. 

---------------------------------------------------------------

فَصَلِّ لِرَبِّكَ وَانْحَرْ

2-Öyleyse Rabbin için yönel ve göğüs ger!

Salat: Salat; yöneliş, aracısız kulluk,dua, ibadet ve destek manalarına gelmektedir. Burada, sadece Rabb için aracısız Kevser’e yönelme manası vardır. Kur’an’da “salla” zıttı ile şöyle ifade edilmiştir: “O, ne tasdik etti (saddaka) nede yöneldi (sallâ), ama yalanladı (kezzebe) ve yüz çevirdi (tevellâ). Kıyamet:31-32 Ayette doğruluğun zıttı yalancılık iken yüz çevirmenin zıttı yönelmedir.

Nahr: النَّحْرُ göğüs anlamına gelir.(Lisan'ul-Arab) Namazda ayağa kalkıp göğsünü öne çıkarması anlamında da kullanılır. İki toplumun birbiri ile çatışmasına da tenahur: تَناحَر denir.(el-Ayn) Ayetteki وَانْحَرْ: v'enhar li rabbik وَانْحَرْ لِرَبِّكَ anlamında olur. Kevserin sana verilmesinden dolayı sana buğuz edenlere karşı dik dur ve sadece Rabbin için onların yaptıklarına göğüs ger!

Bağlam ile düşündüğümüzde, Biz sana kevseri verdik öyleyse sadece Rabbin için kevsere yönel ve sana buğzedip düşmanlık yapanların hakaretlerine karşıda Rabbin için göğüs ger.

---------------------------------------------------------------

إِنَّ شَانِئَكَ هُوَ الْأَبْتَرُ

3-Muhakkak ki sana buğzedendir ebter.

Ebter: “be-te-ra” kökünden kesip kopardı manasına gelir. Daha çok kuyruğun kesik olması anlamında kullanılmıştır. Sonu olmayan, nasibi kesik, güdük, nesli devam etmeyen gibi çağrışımlar yapmaktadır. Sûrede soy ve sopla alakalı bir bağlam olmadığı için ebderi, kevserden istifade edemeyen olarak anlamak gereklidir. Bu bağlamda, senden nefret edip düşmanlık edenler, her türlü iyilik ve güzellikten, hakikat ve elçinin getirdiği vahyin bereketinden nasipleri kesik olacaktır. Sonuç Kevser’den nasipsiz olan tekâsüre yönelip oyalanacaktır.

--------------------------------------------------------------

 
Eklenme Tarihi : 26.6.2018 00:15:33
Okunma Sayısı : 4075