KUREYŞ SÛRESİ
لِإِيلَافِ قُرَيْشٍ
1-Kureyş'in güvenliği için,
Îlâf kelimesi “e-le-fe” den türemiştir. Manası “sevmektir. Bu kelime; dağıldıktan sonra bir araya gelmek, bir şeyi âdet haline getirmek demektir. Îlâf; antlaşmak, antlaşma yapmak, anlaşmak, kaynaşmak demektir. Ortak düşman Ebrehe karşısında Kureyşliler bir araya gelmiş ve putları ile dolu Kâbe’yi korumuşlardır.
-------------------------------------------------------------------
إِيلَافِهِمْ رِحْلَةَ الشِّتَاءوَالصَّيْفِ
2-Onların kış ve yaz yolculuklarında güvenliği için,
Îlâf mastarının tekrarı için şu söylenebilir. Birincisinde Rabbimiz genel olarak Kureyş’in birlik ve güvenlik içinde yaşadığına işaret etmiştir. İkincisinde ise bu güvenliğin ticarete yansıması olarak antlaşmalar yapıp rahat bir şekilde ticaret yapmalarına işaret etmiştir.
Rıhlet; göç, sefer demektir. Özellikle zorlama olmadan yapılan seferler anlamına gelir. Bu kökten diğer kelimelerde de rahatlık vurgusu vardır. Rahl, otururken rahat edebilmek için devenin üzerine konulan şeydir. Rahle de rahat okumak manasında konmuş bir isimlendirmedir.
Mekke’de ticari göç; kışın Yemen’e yazın Şam’a yapılırdı. Ayrıca Hacc ve umre göçü ile insanlar senede iki defa kafileler şeklinde Kâbe’ye gelirlerdi. Seferler Mekke’ye dinî, ticarî ve sosyal hareketlilikler getirirdi. Ticaretin olmazsa olmazı olan güvenlik ve huzur vurgusu yapılmaktadır.
-------------------------------------------------------------------
فَلْيَعْبُدُوا رَبَّ هَذَا الْبَيْتِ
3-Artık bu Beyt’in Rabbine kul olsunlar.
Rab, burada “sahip” demektir. Araplar bu evin sahibi derken “rabbehezel beyt” derlerdi.
Beyt, ev demektir. Çoğulu “buyût” şeklinde gelir. Bu beyte değil veya bu beytin içine doldurduğunuz putlara değil, sizi yasaları ile Kâbe'nin coğrafî konumu ile güvende tutan, din yolu ile doyuran ortak düşmanlar ile bir araya getirip emin kılan âlemlerin Rabbi olan Allah’a aracısız kulluğa davet edilmişlerdir.
-------------------------------------------------------------------
الَّذِي أَطْعَمَهُم مِّن جُوعٍوَآمَنَهُم مِّنْ خَوْفٍ
4-O ki, onları aç iken doyurdu ve onları korkudan emin kıldı.
Min, burada bedel içindir. Yani Mekke şartlarında açlığa, tehdit ve tehlikeye maruz kalmak doğaldı. Buna rağmen Allah onları korudu.
Cu’in, aşırı açlık ifade eder. Mece’atu, kıtlık zamanını bildiren bir kelimedir.
Havf, korku demektir. Zıddı emn/güvendir. Bilinmezliğin oluştuğu korkudur. Dünyevî ve uhrevî anlamda kullanılmıştır. 2. ve 4. ayeti birlikte okuduğumuzda Allah onları kışın açlıktan ve yazın da korkudan emin kılmıştır.
|