فَإِن زَلَلْتُمْ مِّن بَعْدِ مَا جَاءتْكُمُ الْبَيِّنَاتُ فَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ

209- Hakikatin apaçık belgeleri size geldikten sonra şayet siz yine (Haktan) kayarsanız biliniz ki hiç şüphesiz Allah her şeye gücü yeten, hükmünde tam isabet edendir. (Bakara:209)



.





KÂFÎRÛN SÛRESİ

KÂFÎRÛN SÛRESİ

قُلْ يَا أَيُّهَا الْكَافِرُونَ

1-De ki: "Ey kâfirler!"

Küfr, bir şeyi örtmek anlamına gelir. Bu fiili yapana da “kâfir” denmektedir. Bu anlamıyla tohumu toprağa eken ve böylece onu örtüp gizleyen çiftçiye “küffar” denir. Kılıcı örttüğü için kınına, karanlığı örttüğü için geceye, yıldızları örttüğü için buluta da kâfir denir. Günahların örtülmesi için yapılması gerekeni yapmaya da aynı kökten gelen “keffaret” kullanılmıştır. (Bkz. Bakara:45.) Bir şeyi hiç yapılmamış gibi örtmek ve kapatmaya da “tekfir” denmiştir. Tekfir eden karşısındakinin imanını kapatmak istemektedir. Bu, Rabbimizin istemediği bir hükümdür; zira tekfir,teslim olan/müslim ile suçluyu/mücrimi bir tutmak olur ki bu yanlış bir hükümdür. (Bkz. Kalem:35-36)

Görüldüğü üzere kâfir; hakkı,hakikati, gerçekleri, birtakım menfaatler uğruna bâtıl ile örtendir. Maûn sûresinin ardından gelen Kâfurun sûresinde sözü edilen '' Ey kâfirler!'' hitabı iç bağlam ve nüzul ortamı düşünüldüğünde yetimi itip kakan miskini doyurmaya teşvik etmeyip en ufak yardımı bile esirgeyen; imanın, insanî değerlerin,vicdanın, paylaşmanın üstünü, kendi rant ve çıkarları uğruna örtenler manasına gelmektedir. Kafîr bu tutumu ile yaşam tarzı ve dini yalanlamaktadır. (Bkz.Maun:1)

-----------------------------------------------------------------------------------

لَا أَعْبُدُ مَا تَعْبُدُونَ

2-Ben sizin kulluk ettiklerinize kulluk etmem.

''Abd'' kelimesinin tam karşılığı kölelik ve kulluktur. Bir güce, otoriteye, mala-mülke, gösterişe veya herhangi bir kişiye kul-köle olmaktır. İradî bağlılığa kulluk, gayr-i iradî bağlılığa kölelik denir. İstılahî anlamda böyle temel bir farklılık vardır. İbadet, kulluğun gösterilmesi manasında bu kelimeden türetilmiştir. Yine ibadethaneye mabet, ibadete layık tek otoriteye de mabut denmiştir. Ayeti Maûn sûresi ile birlikte düşündüğümüzde, '' Ben sizin kulluk ettiğiniz nesnelere/putlara, nefsinize, paraya, gösterişe, makama, mala mülke, kul köle olmam.'' manası ortaya çıkar.

-----------------------------------------------------------------------------------

وَلَا أَنتُمْ عَابِدُونَ مَا أَعْبُدُ

3-Ve siz benim kulluk ettiğime kulluk etmezsiniz!

Çünkü benim kulluğumda bencillik değil paylaşmak var, bu da fedakârlık ister. İnsanlığını örten, değil fedakarlığı kendi çıkarı için başkalarının hakkına el uzatmaktan bir an olsun tereddüt etmeyendir. Bu nedenle siz benim kulluk ettiğime kulluk etmezsiniz.

-----------------------------------------------------------------------------------

وَلَا أَنَا عَابِدٌ مَّا عَبَدتُّمْ

4- Ve ben sizin kulluk ettiklerinize kul olmadım.

Âyet 2 ve 3’te “lâ” ile gelen muzari kipi geleceğe işaret eder. 4. âyette ise mazi kipi “a’bettü”kullanılmıştır. Bu nedenle geçmişte de kulluk etmedim manasını kazanmaktadır.

Bu sözü söylemek temiz bir sicil,gençken de insanlara yardım etmiş olma gibi şartlar ister. Hilfulfudul/Erdemliler ittifakı 580'li yıllarda Arap kabileleri arasında süregelen savaşlar sonucunda ortaya çıkan anarşi ortamında, can ve mal güvenliğinin sağlanması, zayıf ve güçsüzlerin, yetimlerin korunması, zulmün önlenmesi gibi amaçlarla toplumda sözü geçen, saygın ve iyi niyetli kişilerin önderliğinde kurulan ve Hz. Muhammed'in de toplantılarına katıldığı barış cemiyetiydi. Kitabî bir imanınız olmasa bile azîm bir ahlâka sahipseniz bu ayeti alnı ak bir şekilde söyleyebilirsiniz.

-----------------------------------------------------------------------------------

وَلَا أَنتُمْ عَابِدُونَ مَا أَعْبُدُ

5-Ve siz benim kul olduğuma kul olmadınız.

Geçmişte erdemli sorumlu davranmayanlara Kur’an hidayet etmez. (Bkz. Bakara:2) İslam, fıtratının üstünü örterek insanlığını kaybeden esirlere sunulmuş bir özgürleştirme teklifidir.

-----------------------------------------------------------------------------------

لَكُمْ دِينُكُمْ وَلِيَ دِينِ

6-Sizin dininiz size,benim dinim banadır.

“Deyn” borç demektir. Din kelimesi, deyn kökünden türemiştir. Din, Allah’a olan borcu; deyn, insanlara olan borcu ifade eder. Bu borçluluk bilinci kişinin hayatını, öncelediklerini ve ertelediklerini değiştirmektedir. Din sadece inanca tekâbül eden bir kavram olmaktan öte insanın tercihlerini değiştiren bir yaşam tarzıdır. Sizin yaşam tarzınız size benimki bana teklifi tam bir özgürlük ortamını hedeflemektedir.

-----------------------------------------------------------------------------------

 
Eklenme Tarihi : 7.7.2018 15:33:27
Okunma Sayısı : 3724