يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ أَنفِقُواْ مِمَّا رَزَقْنَاكُم مِّن قَبْلِ أَن يَأْتِيَ يَوْمٌ لاَّ بَيْعٌ فِيهِ وَلاَ خُلَّةٌ وَلاَ شَفَاعَةٌ وَالْكَافِرُونَ هُمُ الظَّالِمُونَ

Ey iman edenler! Kendisinde hiçbir alış verişin, hiçbir dostluğun ve hiçbir şefaatin bulunmadığı bir gün gelmeden önce, size verdiğimiz rızıklardan (Allah yolunda) harcayın. Kâfirlere gelince, onlar zalimlerdir ta kendileridir. (Bakara: 254)



.





TEKÂSÜR SÛRESİ


TEKÂSÜR SÛRESİ

أَلْهَاكُمُ التَّكَاثُرُ

1- Çoğaltma tutkusu sizi oyaladı.

Tekâsür, mastar olarak “çok olmak, çoğalmak” demektir. Kevser ile aynı köktendir. Kevser olumlu, hayırlı bir çokluk iken tekâsür, kişiyi oyalayan, faydasız ve sonu olmayan biriktirme arzusunu ifade eder. İhtiyacından fazlasına sahip olma hırsı, paylaşma, kanaat gibi insanî değerlerden kişiyi uzaklaştıran bir açgözlülük halidir.

--------------------------------------------------

حَتَّى زُرْتُمُ الْمَقَابِرَ

2- Hatta mezarlıklara varıncaya dek.

Araplar, ölen kimse için, “kabrini ziyaret etti” derlerdi. Kişinin yaptıklarının yanına kalarak huzur içinde, ışıklar içinde, toprağı bol bir şekilde uyuması değil, mezarlığın hesap vermeden önce ziyaret edilen bir geçiş noktası olmasından dolayı böyle bir uyarıda bulunulmuştur. Doyumsuz olan ihtiyaçları sınırlı kaynaklarla tatmine çalışmak ömrü heba eden bir oyalanmadır.

--------------------------------------------------

كَلَّا سَوْفَ تَعْلَمُونَ

3- Hayır! Siz yakında bileceksiniz.

Arapçada olumsuzluk eki “La” (Hayır) dır. Ancak ''kellâ'' farklı bir anlam ifade eder. Kellâ; muhataptaki bir düşünce ve eylemi inkâr ve ret için kullanılmasının yanı sıra devamında doğrusunu ispatı hedefler.

--------------------------------------------------

ثُمَّ كَلَّا سَوْفَ تَعْلَمُونَ

4- Sonra, hayır! Siz yakında bileceksiniz.

Sümme, âtıf harfidir ve sonra demektir. İki olay arasında zaman aralığına delâlet eder. Kişi, çoğaltma tutkusunun kişiyi oyalayan, insanlıktan çıkaran bir duygu olduğunu ya yaşarken ya da öldüğünde öğrenir. Bu iki âyetin zamansal farkla ifadeyi tekrar etmesi bundan kaçışın olmadığını vurgulamak içindir.

--------------------------------------------------

كَلَّا لَوْ تَعْلَمُونَ عِلْمَ الْيَقِينِ

5- Hayır, keşke siz, ilmelyakîn ile bilseydiniz.

İlm, bir şeyi hakîkatiyle idrak etmektir. İlmelyakîn; kesin, şüpheden uzak, hakîkate en yakın net bilgi demektir. (Bkz. Müddessir: 47) Çoğaltmanın hayat kredisini bitiren sinsi bir oyalanma olduğu ancak vakıaya uygun yakîn bir bilgi ile anlaşılabilir.

--------------------------------------------------

لَتَرَوُنَّ الْجَحِيمَ

6- Mutlaka cahîmi idrak ederdiniz.

Cahîm, çok kızışmış ateş kelimesinden gelir. Hz. İbrahim’i öldürmek için hazırlanan ateşe de Kur’an Saffat: 97’de cahîm demektedir. Bağlamda bu ateşin görülmesi 5. âyetteki kesin bilgi şartına bağlanmıştır. Ancak öldükten sonra yaklaştırılan cehennemin görülmesi için ilim şartı yoktur. Dolayısıyla, mahşerde herkes tarafından zorunlu olarak görülecek olan cehennem ile âyette sözü edilen cahîm aynı şey değildir. Kur’an cehennem değil de cahîm, hutame veya sekar isimlerini kullanıyorsa orada mutlaka dünyevî bir karşılık aranmalıdır. Cahîm; çoğaltma yarışı, tüketim çılgınlığı, konfor, israf, kaynak arayışına ülkeleri yönlendirmekte bu da nükleer ve diğer silahlar ile savaşı çoğaltma ile dünyayı cehenneme çevirmektedir. Çoğaltma tutkusu dünyayı olduğu kadar insanın kendi iç dünyasını da cehenneme çevirir. Bunu ilmelyakîn bilmek bizi tedbire yönlendirecektir. Bu olmazsa zaten ilerde dünya kaynakları kuruduğunda aynelyakîn olarak da bu hakîkat müşahade edilecektir.

--------------------------------------------------

ثُمَّ لَتَرَوُنَّهَا عَيْنَ الْيَقِينِ

7-Sonra mutlaka onu aynelyakîn görürdünüz.

Aynelyakîn, gözle görerek şahit olunduğu için kesin bir bilgiye ulaşmak manasına gelmektedir.

İlmelyakîn teorik bilgiyken, aynelyakîn pratik bilgidir. Vakıa 95'te ifade edilen ''hakkalyakîn'' ise bu dünyada gerçekleşmeyen, sadece ahirette hakîkatin yaşanması ile elde edilecek olan kesinliktir.

--------------------------------------------------

ثُمَّ لَتُسْأَلُنَّ يَوْمَئِذٍ عَنِ النَّعِيمِ

8-Sonra o gün, nimetten kesinlikle sorgulanacaksınız!

Çoğaltma tutkusuna kapılanlar, hakîkati inkar edilmeyecek olan ölüm konusunda bile yakîn hasıl edemeyecek kadar meşgûldürler. Hayatı aynelyakîn okuyamamak lütfedilen nimetlerin hesabını verememektir.

 


 
Eklenme Tarihi : 26.6.2018 15:48:05
Okunma Sayısı : 3632