وَاذْكُرُواْ نِعْمَتَ اللّهِ عَلَيْكُمْ وَمَا أَنزَلَ عَلَيْكُمْ مِّنَ الْكِتَابِ وَالْحِكْمَةِ يَعِظُكُم بِهِ وَاتَّقُواْ اللّهَ وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ

Allah’ın üzerinizdeki nimetini ve size öğüt vermek için indirdiği kitabı ve (ondaki) hikmet'i düşünün. (Ki;) Allah'a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun ve iyi biliniz ki, hiç şüphesiz Allah her şeyi bilendir. (Bakara:231)



.





İNŞİRAH SÛRESİ

İNŞİRAH SÛRESİ

أَلَمْ نَشْرَحْ لَكَ صَدْرَكَ

1-Biz senin için sadrını açmadık mı?

Şerh, açıp genişletmek anlamındadır.Yazılı eserler için de kullanılan şerh, müşkül bir sözü açıklamak veya gizli anlamları ortaya çıkarmak demektir. Sadr,her şeyin ön ve baş tarafı manasındadır. Sadr-ı İslam: İslam’ın başı, ilk yılları. Sadru'l- Kelam: Sözün başı. Sadr-ı Azam ise baş vezir manalarındadır. Görüldüğü gibi sadır sadece göğüs demek değildir. Âyette, zihin ve kalbin ferahlaması anlamında her iki manada anlaşılmaya müsaittir. Kuran’daki kalp kullanımını da bir organdan çok bir merkez gibi düşünmek gereklidir. Sinir sisteminin kalbi beyin iken, dolaşım sisteminin kalbi kan pompası olan yürektir. Bu ikisini Kur’an birbirinden ayırmaktadır. (Bkz. Ahzap:4)

Şerh-ı sadr, kişinin ilgi ve alâkasının hangi tarafta olduğuna bağlı olarak değişen müşküllerinin giderilmesi için sorularına cevaplar bulması, düşüncelerinin aydınlanması, karışıklıktan kurtulup bilgi ve birikiminin genişlemesine paralel olarak ferahlama ve içhuzura kavuşması demektir. Kur’an küfre sadrın açılması manasında Nahl:106’da, İslam’a sadrın açılması manasında En’am 125'te bu kalıbı kullanmıştır. Tercih edilen konularda verilen emek oranında kişi daha geniş düşünebilmektedir.

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

وَوَضَعْنَا عَنكَ وِزْرَكَ

2-Ve biz yükünü senden indirmedik mi?

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

الَّذِي أَنقَضَ ظَهْرَكَ

3-Ki o belini bükmüştü.

Risalet sorumluluğunun verdiği yük bu mücadeleye alışkın olmayan Resûl'ü zorlamaktadır. Zikir/vahiy ile gerçekleşen sadrın/kapasitenin genişlemesi ile yükün daha kolay taşınması sağlanmıştır.

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

وَرَفَعْنَا لَكَ ذِكْرَكَ

4-Senin için zikrini yükseltmedik mi?

Zikir, anma, bir şeyi zihinde hazır etme, dile getirme, hatırlatma manalarına gelmektedir. Zikrâ ise, çok zikir,yoğun zikir demektir. Ref, basamak basamak, aşama aşama yükseltme demektir.

Âyette dile getirilen nimet, genel olarak anlaşıldığı gibi Resûl'ün hayatının sonuna doğru veya vefatından sonra artarak devam eden şânının, isminin yükseltilmesi değildir. Zira ayette; şân, şeref, nâm, nişân anlamına gelen ''mecid'' kavramı değil ''zikrâ'' kullanılmıştır. Şânın, ismin, itibarın yükseltilmesi bağlamdan kopuk durmaktadır. Ayette zihnin, hafızanın, hitabet ve konuşmanın,bir adı zikir olan Kur’an’la aşama aşama yükseltilmesiyle, hem risâlet görevinin verdiği yük hafifletilmekte hem de zorluğun içindeki kolaylığa kapasite artışı ile ulaştırılmaktadır.

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

فَإِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًا

5- Öyleyse zorlukla beraber muhakkak bir kolaylık vardır.

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

إِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًا

6- Zorlukla beraber muhakkak bir kolaylık vardır.

Önemine binaen ve insanların genelde kolaya kaçma eğiliminden dolayı ifade iki kez tekrarlanarak vurgulanmaktadır. Zihnimiz de dahil olmak üzere zorlanmayan hiçbir organ gelişmez. Zorlukların kişiyi güçlendirmesi onunla beraber oluşan kolaylıkladır. Bu kolaylığa kavuşmanın yolu bir sonraki âyette ifade edilmiştir.

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

فَإِذَا فَرَغْتَ فَانصَبْ

7-O hâlde, boşta kalınca hemen intisap et!

İntisap etmek; yönelmek, talep edip nasibini aramak, çaba gösterip yorulmak manasındadır. Bu âyet, boşta kalan bir müminin enerjisini bir işe koyularak değerlendirmesi veya Rabbine yönelmesi gerektiği mesajını vermektedir. Mümin âtıl olmadığı gibi âtıl da kalmaz. Zira kendini meşgul etmeyen bâtıl tarafından işgal edilir.

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

وَإِلَى رَبِّكَ فَارْغَبْ

8-Ve yalnızca Rabbine rağbet et!

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

 

 

 
Eklenme Tarihi : 26.6.2018 00:10:16
Okunma Sayısı : 3670